Çelişkili İfadeler Podcast... Bölüm 2. Vicdan mı? Mantık Mı? Aptalca bir gurur meselesi...

Hadi gelin hep birlikte şu soruya bir cevap arayalım:

Varsayalım ki bir insanın hayallerini gerçekleştirmesi kıyısından köşesinden size bağlı, kendi çıkarlarınız uğruna bu insanın hayallerinin yıkılmasına göz yumar mısınız? Elinizde vicdanınızdan başka buna engel olacak hiçbir şey yokken üstelik? Yani kesin olarak doğru ya da yanlış bir seçenek yokken, yine de sırf sizi zor durumda bırakacak diye bu kişinin tüm umutlarını, tüm emeğini çöpe atmaya tüm hayallerini yıkmaya vicdanınız el verir mi?

Böyle bir durumda zorda kalırdım. Mantığım bana kendi çıkarlarımı korumamı söylerken vicdanım “iyi ama” der “karşı taraf ne olacak?”

Sonra gelsin uykusuz geceler, günlerce vicdanla mantık arasında boğuşmalar, doğru yolu bulma çabaları.

Bu vicdanla mantık arasında kalmanın sancıları sanırım hayat boyu insanın peşini bırakmıyor. Ancak işin o boyutunu bir kenara koyup hadi bir tercih yapalım ve vicdanımızı seçelim.

İşte tam bu noktada ipler karşı tarafın eline geçiyor. Senin günlerce, gecelerce düşündüğün şey onun için bir hiç oluyor. O vicdanı değil mantığını seçiyor ve başta konuştuğumuz gibi kendi çıkarları için senin hayallerini çöpe atıyor. Sana zarar vereceğini bildiği halde mantığıyla hareket ediyor. Üstelik bunu yaparken senin zorlandığın kadar zorlanmadan, arada kalmadan yapıyor bunu. Hemen anında bir karar verebiliyor.

Dediğim gibi vicdan mı mantık mı sancıları insanın peşini asla bırakmıyor. Karşı tarafın sana verdiği zarardan sonra sürekli tercihini sorguluyorsun. Önce “vicdanla değil mantıkla hareket etmeliydim” diyorsun, “yanlış tercih yaptım” diyorsun, sonra da “yok hayır! Doğru olan buydu, ben doğrusunu yaptım!” Vicdanlı olmanın aptalca gururunu yaşıyorsun kendi içinde. Ne yüce gönüllülük ettiğini ne büyüklük yaptığını düşünüp düşünüp aptal gururunla dolaşıyorsun ortada.

Bir de bu konunun toplumda yarattığı etkiye bakalım. Eğer yaşadığın bu mantık mı vicdan mı ikilemi sadece seninle karşı taraf arasındaysa sorun yok, ama eğer toplum içinde yaşanan ve sonuçları herkes tarafından gözlemlenebilecek bir konuysa işte o zaman işin rengi değişiyor. Sen vicdanlı davranıp kendi çıkarlarına göre hareket etmediğin için yüce gönüllülük ettiğini düşünürken çevrendekiler senin tam bir enayi olduğunu düşünüyor. İşte bu yüzden vicdanlı davranmanın aptalca gururu diyorum. Mantığınla hareket etmediğin için toplum seni enayi yerine koyuyor, en küçük fırsatta seni ezmeye, yok saymaya başlıyor. Toplumdan dışlanıyorsun. Kimse senin gibi bir enayiyle birlikte olmak istemiyor. Daha da kötüsü aptal gururun burada da sana rahat vermiyor. Bu defa çevrendekileri sorgulamaya başlıyorsun, kendini onlardan farklı görmeye başlıyorsun. Seni dışlayan onlar değil de yüce gönüllü ve vicdanlı biri olduğun için çevrene kimseyi yanaştırmayanın sen olduğunu düşünüyorsun. Dediğim gibi aptalca kendinle gurur duyuyorsun.

Peki tüm bu yaşananlardan sonra?

Vicdanımızı seçtik, vicdanımızın sesiyle hareket ettik ve kendi çıkarlarımızı göz ardı edip karşı tarafın bizi yok saymasına müsaade ettik. Peki şimdi ne olacak? Benzer bir durumla karşılaştığımızda yine kendimizi yok sayabilecek miyiz? Yeniden vicdan mı mantık mı tercihi yapmamız gerekirse hangisini tercih edeceğiz? Bir öncekinde yaşadığımız travmanın boyutu mu karar verecek buna? Ya da karşı taraftan aldığımız darbeler bize mantıklı olmayı mı öğretecek?

Yine de bana vicdanın mantıktan daha üstün bir tarafı var gibi geliyor. Sanırım ben her koşulda vicdanlı davranmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bilemiyorum belki de aptalca gururlanıyorum.

Listen on Google Podcasts