Gecenin sabaha kavuşan o en kör karanlığında, tam da dağ ile okyanusu birbirinden ayıran sınır çizgisi üzerinde kıvrılan bir otobanda, cama vuran yağmur damlalarının arasından yolumu bulmaya çalışırken yapabileceğim tek şey düşünmek. Zaten istesem de durduramayacağım düşüncelerim beni çoktan ele geçirdiler. İçinde bulunduğum an bedenimi ne kadar içine alsa da, ruhum şerit çizgilerinin kıvrımlarını takip eden gözlerimin de yardımıyla geçmişi kurcalamaktan ve geleceği düşünmekten kendini alamıyor. Neredeyim, ne yapıyorum, neden yapıyorum gibi basit sorular, yerini giderek ağırlaşan varoluş sancılarına bırakıyor. Aslına bakarsan pek de direnmiyorum; zihnimin ruhumu ele geçirmesine müsaade ediyorum. Direnecek gücüm de yok zaten, başka pek çok şeye gücümün kalmadığı gibi. Sonra yol okyanustan uzaklaşıp dağların arasına süzülürken birden yağmur yerini kara bırakıyor. Ben yolumda ilerlediğimi sanarken şeritler yavaş yavaş kaybolmaya başlıyor. Artık kendi yolumu değil, benden önce aynı...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar