Bir Ömrün Yaklaşık Dörtte Birine Hüzünlü Bir Veda...

Bir ömrün yaklaşık dörtte birini anlatacağım şidi size... Üniversiteden mezun olmanın verdiği hüzünle bir şehirde geçen altı koca senenin bir değerlendirmesi...

2006'nın Haziran ayı sonlarına doğru bir sınava girdim. Adı o zamanlar ÖSS (öğrenci seçme sınavı) idi. İyi hazırlanmıştım. Çok çalışmıştım. Sonuçlar açıklandı, puanlar iyiydi. Şimdi bir tercih yapmak gerekecekti. Üniversite tercihi. Yirmi dört tercih kutucuğunun on üçüncüsüne Anadolu Üniversitesi Maliye Bölümü'nü yazdım. Öyle açıköğretim filan değil ama bildiğin örgün öğretim devam zorunluluğu olanından. Bu "açık değil örgün" hastalığını, tüm diğer Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencilerine yapıldığı gibi ben de Anadolu Üniversitesi'nde okuduğumu söyleyince bana "Açıköğretim mi?" diye soranlardan kapmıştım. Neyse uzatmayalım. Artık Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü'nde eğitim almaya hak kazanmış bir vatandaştım.

İngilizce hazırlık okumak Maliye Bölümü'nde isteğe bağlıydı. İstedim. Tam bir sene İngilizce hazırlık okudum. Öğrencilik hayatımda çok etkisi olacak insanları da bu hazırlık yılında tanıdım. Kimileriyle aynı evi paylaştım. Birisiyle sevgili olduk birbirimizi çok seviyoruz. Kimileri ise öylesine gelip geçtiler hayatımdan, varlıkları ile yoklukları farketmedi benim için. Yılın sonu geldi ve ben isteğe bağlı okuduğum hazırlık sınıfını başarıyla geçtim.

Bölüme geçtiğim yıl heyecanlıydım. Yeni arkadaşlar, yeni hocalarla tanıştım. Yeni dersler yeni bir dünya ile karşılaştım. Zorlandım. Adapte olmaya çalıştım. Bazen "ben bu işi yapamam" dedim bazen de "bu iş tam bana göre". Ders seçimlerimde ilk yıl okuduğum hazırlık yüzünden İngilizce zor dersler almak zorunda bırakıldım. Sonra bu uygulamadan vazgeçildi. Ben ise İngilizce'sini alıp da kaldığım dersleri temizlemekle uğraştım. Her sene yaz okuluna kaldım. Üstelik okulu da uzattım. Tembelin tekiydim işte. Ama uğraştım. Çok uğraştım. Ve sonunda başardım.


Mezun olmak çok tuhaf bir duygu şimdi. Hazırlık ve +1 yıl uzatmayı da hesaba katarsak istesem dört yılda bitireceğim okulu altı yılda tamamladım. Ama şimdi baktığım zaman sanki göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibi geliyor altı yıl. Ömrümün altı yılı (ki bu yazıyı yazdığım sırada yirmibeş yıl altı aydır yaşadığım hesaba katılırsa ömrümün dörtte birinden biraz az bir süre anlamına geliyor bu altı yıl) geçti Eskişehir'de. Kim bilir kaç kere sinemaya gittim bu şehirde. Kaç kere tiyatroya gittim, kaç kere geçtim en işlek caddesinden, kaç kere bindim tramvaya. Kaç kere güldüm, kaç kere ağladım. Kaç sınava girdim üniversitede, kaç ders aldım, kaç dersten kaldım, kaç kere girip çıktım kapılarından. Kaç kişi tanıdım?

Neyse... Bir ömrün yaklaşık dörtte birine hüzünlü bir veda bu... Her şey için teşekkürler Anadolu Üniversitesi... Her şey için teşekkürler Eskişehir... Tekrar görüşmek dileğiyle... Hoşçakal...