Penguen'e veda... Okuma alışkanlığımızı kaybettik...


Daha ortaokuldaydım o zamanlar... Bir akşam abimle konuşurken söz okuduğum kitaplardan açıldı... çocuk kitapları okurmuşum hep, öyle dedi abim. Ben artık büyümüşüm farklı şeyler okumalıymışım... "Ne okumalıyım?" dedim, "Leman al yarın" dedi, "bırak artık şu çocuk kitaplarını"... Ertesi gün bir heyecanla Leman almaya gittim... hayatımda belki de en önemli kırılma noktalarından biri oldu o gün... sonraki haftalarda düzensiz de olsa olabildiğince takip etmeye çalıştım Leman'ı...

İlk andan itibaren karikatürün büyülü dünyası içine aldı beni... Patlıcan burunlu adamlar, iri memeli kadınlar... Evdekilerden gizli porno dergilerde gördüğüm seks bu defa başka bir dilde çıktı karşıma... Televizyonda gördüğüm siyasiler Leman'da yamuk yumuk karşımdaydılar... Leman dergisi o yaşlarımda çok renk getirdi hayatıma...

Sonraki yıllarda dergilerde gördüklerimi taklit etmeye başladım... Eğri büğrü adamlar kadınlar çizmeye çalıştım ben de... Komik olmasa da çizmek için çizdim sadece... Sonraları elim alıştı, biraz daha iyi çizer olmuştum... 

Liseye geldiğimde benden başka üç arkadaşımla bir grup oluşturduk, okul panosuna karikatürler çiziyorduk... Nasıl gaza geldiysek artık bir dergi çıkarmaya karar verdik... Bir internet kafede buluşup fanzin bile sayılmayacak şeyler ürettik... İşte tam da bu yıllara rastlar Penguen'in hayatıma dahil oluşu... Gazetede okudum: Leman'dan tanıdığım bildiğim bazı çizerler yazarlar bir araya gelmişler, penguen diye bir dergi çıkaracaklarmış... İlk sayısını heyecanla aldım... Müthişti... aynı heyecanla hemen kağıda sarıldım... Bildiğin mektup yazdım Penguen'e gönderdim: biz de dergi yapmak istiyoruz nasıl yaparız yardım edin bize diye... Cevap alamadım tabii... 

Çok şey öğrendim ben Penguen'den... Bir kere muhalif olmayı öğrendim... Siyasi bir duruş kazandım... Bugün Recep İvedik'e gülenlerin anlayamayacağı bir mizah anlayışı kazandım... Sansür saçmalığını gördüm... Okul panosuna astığımız karikatürlerden birinde arkadaşım "kıllı şaziye ekmek fırını" diye bir şey çizmiş bir gün... Hemen ertesi gün okula geldik, bir de baktık ki bizim pano bomboş, kaldırmışlar bütün çizdiklerimizi... Meğer bizim okulda Şaziye adında bir temizlikçi abla varmış o şikayet etmiş bizi müdüre... Müdür de kaldırtmış bütün karikatürleri, odasına çağırdı bizi o gün... Abladan özür diledik ama bundan sonra her çizdiğimize bakacakmış sonra asılacakmış karikatürler... Aynı dönemde penguenin meşhur "Tayyipler Alemi" kapağı yayımlandı... Sansüre meydan okumayı, isyan etmeyi ve tabii ki direnmeyi ben Penguen'den öğrendim...

Sonraki yıllar biraz karışık... Ben güzel sanatlar için heveslendim üniversiteye... Bir iki sınava girdim, olmadı, başaramadım... Gereksiz yere küstüm yazıya çiziye... Yavaş yavaş bıraktım artık mizah dergisi okumayı... Güzel sanatlar isteyen ben maliye okuyup bankacı oldum... Gençlik hevesi oldu karikatür... Hayat çok garip... Geçen hafta bir haber okudum internette Penguen kapanacakmış... Hüzünlendim, neden? nasıl olur?... Maddi sıkıntılar diye düşündüm herkes gibi... Hiç reklam almadan ayakta durabilmek zor bugünün şartlarında... Gittim bir penguen aldım bugün... "Kötü gününde" dedim "yanında olmayacaksak ne anlamı vardı bütün bunların"... Ancak Penguen kararını vermiş bir kere... "Artık dergi okumuyoruz" diyor Penguen, "Dergi okuma alışkanlığımızı kaybettik. Mesele sadece mizah dergileri de değil."diyorlar... "Mesele okuma alışkanlığını kaybetmiş olmamız." çok üzücü bu satırlar... Bir toplum nasıl bu hale gelir? Okuma alışkanlığını nasıl kaybeder? Bir dergiye "biz artık okunmuyoruz kapatalım" kararı nasıl aldırılır?

Evet "Karikatür de mizah da bir şekilde devam edecek" diyor penguen "Özündeki aykırılığı da muhalifliği de koruyacak" diyor... Ancak üzülmemek elde değil, gençliğimin baharında bana çok şey öğreten Penguen son bir kaç sayı çıkıyor... Bana da "hoşçakal" demekten başka bir şey kalmıyor, Teşekkürler her şey için...